15 Temmuz darbe kalkışmasının ayrıntıları yavaş yavaş çözülüyor. Bir yönüyle, darbeci subayların çok sayıda vatandaşın ölümü ve yaralanmasına yol açan, jetlerle stratejik ve sembolik binaları bombalamaktan kaçınmadıkları kararlı tutumlarının, öte yandan acemice, sadece onlarca askerle TRT Binası’nı, Boğaz Köprüleri’ni, Atatürk Havalimanı’nı işgal edip kısa sürede geri çekilmelerinin, hiçbir hükümet yetkilisinin göz altına alınmamasının ve haberleşmenin serbestçe devamının gizemi, bu sabah Cumhurbaşkanı’nın saat 02:00’de yaptığı açıklama ile kısmen aydınlandı. Aslında 16 Temmuz 2016 tarihinde 03:00’de başlaması kurgulanan darbe, MİT’in Cumhurbaşkanı’nı 15 Temmuz saat 16:00’da haberdar etmesi ile sekteye uğratılmış. Bu durumda, darbeci subayların kalkışmasının TSK’nın yine kendisi tarafından engellenmiş olduğu anlaşılıyor. Bu yeni bilgiyle farklı bir kriz yönetimi planı uygulanabilir miydi, bunlar mutlaka önümüzdeki günlerde enine boyuna tartışılacaktır.
Nasıl bu noktaya gelindi?
Yıllar içerisinde alınmış olan Yüksek Askeri Şura “YAŞ” kararları, aslında ne olup bittiğinin anlaşılması için izlenmesi gereken ciddi ipuçları veriyor. Son 20 yıl içinde YAŞ toplantılarında irticacı subayların atılması konusu, siyasilerle generaller arasında hep tartışma konusu olmuştur. Liderler içerisinde bir tek Bülent Ecevit’in “paşalarımız atılacak dediyse hak etmişlerdir” diyerek her önüne gelen dosyayı onayladığı söylenir.
Kronolojik olarak incelendiğinde, YAŞ kararlarına ilk başkaldırı, 1996 yılı içinde Türk Silahlı Kuvvetleri’nden (TSK) irtica nedeniyle 70 subayın ihraç edilmesi üzerine, kendi ifadeleriyle islami hassasiyet taşıyan kesimleri temsil eden o zamanki Mazlumder’den geliyor ve insan haklarının ihlal edildiği iddia ediliyor.
26 Mayıs 1997’de Necmettin Erbakan Başbakanlığı’nda olağanüstü toplanan YAŞ’da generaller, irticai faaliyetlere katıldıkları saptanan 161 subay ve astsubayın Türk Silahlı Kuvvetleri’yle ilişiklerini kesmekle kalmamış, son dönemdeki İslami başkaldırılar konusunda hükümetin önlemler almasını da istemiştir. Erbakan’ın ihraç kararlarını ağustos toplantısına ertelemek isteğinin dönemin Genelkurmay Başkanı Karadayı’nın sert karşı çıkışı ile sonuçsuz kaldığı, daha da ileri gidilerek aynı toplantıda, aralarında Sultanahmet Meydanı’nda gerçekleşen “İmam Hatipler” mitinginin de bulunduğu ve yeşil bayrakların açıldığı gösterilerin video filmlerinin izlettirildiği de sonradan yazılıp çizilmiştir.
İlk kez 2002’de AK Parti hükümetinin Başbakanı olan Gül, başkanlık yaptığı Şura toplantısında irticai nedenlerle ordu ile ilişiği kesilen personele ilişkin kararlara ‘şerh’ koydu. Bunu ihraç kararlarına karşı yargı yolunun açılması izledi ve 2008 yılında YAŞ tarihinde ilk defa irticai faaliyetler nedeniyle ihraç olmadı ve dolayısıyla Başbakan Erdoğan’ın ve Savunma Bakanı Vecdi Gönül’ün, o toplantıdaki kararlara şerh koymasına gerek kalmadı. Aynı toplantıda Türk Silahlı Kuvvetlerinin sonraki 10 yılının yapısı belirlendi.
2012 YAŞ toplantısında Ergenekon ve Balyoz davalarında tutuklu bulunan 40 general ve amiral, 2014 toplantısında ise tamamı emekliye sevk edildiler.
14 Temmuz 2016 darbesinden suçlanan General Akın Öztürk’ün öyküsü ise gerçekten çok çarpıcı..2015 yılında görev süresi dolduğu halde emekliye sevk edilmeyen Öztürk, üstüne üstlük şura tarafından YAŞ üyesi yapıldı. Dün ise Cumhurbaşkanı’nın başyaveri tutuklandı, diğer 3 yaveri gözaltına alındılar.
Bu ipuçları, belki neden bu noktaya gelindiği konusunu bir nebze de olsa aydınlatabilir. Ne dersiniz?
Dr. Kutay Biberoğlu
19 Temmuz 2016